Kaan Tangöze, Kıvılcım Ural, Seçkin Piriler ve ALDATMAK

Son günlerde hangi haber sitesini açsam çarşaf çarşaf fotolarını gördüğüm bu aşk üçgeni haliyle bir kadın olarak benim de ilgimi çekti. Ortada evli bir çift, genç bir kadın ve toplumsal olarak hoş karşılanmayacak boyutta uygunsuz bir ilişki var. İç yüzünü bilmiyoruz, suçlu kim haklı kim, bizim dışarıdan bakarak karar verebileceğimiz mevzular değil bunlar. Lakin hemcinslerimin habere yaptıkları yorumlara bakılırsa; seçkin, aldatılmasına rağmen hala boşanmadığı ve üstüne üstlük eşiyle samimi pozlar verdiği için; diğer hanım kız ise evli olduğunu bildiği halde bir erkeği baştan çıkardığı için bu olayın bu hale gelmesine sebep olan kişiler. Kaan Tangöze hakkında yorum yapan yok.


Yani ortada bir edepsizlik varsa bu edepsizliğe neden olan kişi muhakkak dişi kişisidir, erkek zinhar edepsizlik yapmaz, olsa olsa oyuna getirilen arzularına yenilmiş bir masumdur kendisi. Onun beyni ile yönetemediği doğasından gelen bir içgüdüsü vardır ve bu içgüdü kendisi tarafından kontrol edilememektedir. Böyle bir aldatma mevzusu gerçekleşirse bunun 2 sebebi olabilir;
1-erkekle evli olan bayan kişisi erkeğin ihtiyaçlarına cevap vermemiştir.
2-erkek eşini ve çocuklarını çok sevmesine rağmen kendisini baştan çıkarmak için etrafında türlü oyunlar yapan dişiye karşı koyamamıştır.
Ve 2 durumda da erkek haklıdır.

Bu tarz magazinsel olaylarda; olaydan en çok etkilenenler bayan okurlardır. Kadın- erkek ilişkileri hakkında her zaman bir fikirleri vardır ve bu fikir genellikle erkek lehinedir. Bu aldatma olayı kendi ilişkilerinde dahi yaşansa suçlayacakları taraf ya kendileri ya da eşiyle birlikte olan kadındır. Kendini yetersiz ve değersiz hisseder. Ona göre böyle bir olay yaşanmasının temel nedeni eşine yetememesidir. Yeterince güzel, bakımlı, seksi ve cazibeli davranamamıştır. İşte bu sebepledir ki aldatılan kadın eşinden ayrıldığı anda hem görsel hem de davranışsal evrim geçirir. Daha bakımlı olmaya, daha seksi giyinmeye çalışır. Bir önceki ilişkisinin bitmesine neden olarak gördüğü eksik yönlerini kendince tamamlar. Bir taraftan eşinin birlikte olduğu kadını yakın markaja alır. O kadında olup kendinde olmayan nedir? Eşini bu kadında olan hangi özellik cezbetmiştir.

Zevklerini, giyim tarzını, makyaj sitilini inceler inceler inceler. Eşinin kendisine tercih ettiği bu kadına, kendisine dahi itiraf edemediği gizli bir hayranlıkla karışık nefret besler. Onun saç rengine boyatır saçlarını, onun giyindiklerine yakın modelde giysiler seçer, onun sürdüğü renklerde rujlar sürer. Dışı cilalanan kadın, içsel olarak bir yıkım içerisindedir. Ve bu durumda bile; eşini, kendisini içine attığı bu cehennemden dolayı suçlamak aklına gelmez. Halbuki onu mutlu etmek için yeminler eden, sözler veren kişi eşidir, öteki kadın değil. Öteki kadını, kadın olduğu halde kendisine acımadığı için suçlar, tanımadığı bir kadına kırılır. Yıllarını verdiği adamdan hesap sormak aklına gelmez.

Bütün bu ezikliğin sebebi nedir, neden bu kadar adanmış davranıyoruz hiç bir fikrim yok. Uzun süren davranışsal eğilimler zamanla genlere işlermiş. Biz de hala geçmişten gelen ataerkil yapının genlerini taşıyoruz gibi görünüyor. Öncelikle mantıklı düşünüp aldatılmanın kendi eksikliğimizden değil karşı tarafın karaktersizliğinden kaynaklanan bir durum olduğunu kabul etmeliyiz, çünkü aldatılmanın en büyük yıkımı özsaygı kaybı oluyor malesef..

Bir de karşı tarafı suçlamayı bırakalım. Tanımadığımız bir kişinin bize karşı ahlaklı davranması konusunda beklenti içerisinde olmak yerine, yıllarımızı adadığımız, iyi kötü günler yaşadığımız kişiden bu saygıyı beklemek daha evladır.

Herkese güzel günler.





Yorumlar