Merhabalar;
Sizlere hafta sonu Bahçeşehir-Akbatı AVYM Cinemaximum'da izlediğim bir filmden bahsetmek istiyorum. Filmin fragmanı uzun süredir Tv'lerde dönüyor ve hepimizin filme karşı bir merak içerisinde olduğunun farkındayım. Ben de vizyona girdiği günden beri gitmek için planlar yaptığım bu filmi sonunda görebildim. Film, 28 Ekim 2016 tarihinde vizyona girdi ve İran yapımı. İranlı yönetmen Mecid Mecidi tarafından beyaz perdeye aktarılan film, şu ana kadar İran'ın en yüksek bütçeli filmi olarak gösteriliyor. (623 milyar riyal-yaklaşık 30 milyon $)
Görsel sahneleri etkileyici, özellikle tarihte Fil Vakası olarak bilinen Habeş Hükümdarı Necaşi'nin Yemen'deki valisi Ebrehe ile Mekke halkı arasında geçen ve ebabil kuşlarının ağızlarındaki taşlar ile Ebrehe'nin ordusunun üzerine taş yağdırdığı sahne görmeye değerdi. Filmin son sahnesinde yer alan sözleşmenin karıncalar tarafından yenmesi de yine görsel olarak güzel bir son oldu.
Hz. Muhammed'in 12 yaşına kadarki hayatından kesitler sunan filmde, Ebu Talip'in gözünden olaylar anlatılıyor. Filmin Peygamberimizin hayatının sınırlı bir bölümünü yansıtması, filmin devamı mı olacak sorularını akla getiriyor ki evet film üçleme bir seriden ibaretmiş ve bu serinin ilk filmi. Film yaklaşık 170 dakika sürüyor, öyle ki konu ilgimi çekmesine rağmen çoğu yerde izlemekten sıkıldığımı itiraf etmeliyim. Filme girmeden önce sıkı bir yemek yemenizde fayda var zira filmin sonlarına doğru deli gibi acıktığımı hissettim. Filmde Peygamberimizin hayatıyla ilgili kesitler, özellikle pek bilinmeyen ve duyulmayan ayrıntılara ilişkin seçilmiş.
Peygamberimizi temsil eden kişilerin seslerinin duyulmamasına ve yüzlerinin görülmemesine dikkat edilmiş fakat bazı yakın sahnelerde seçilen kişilerin Peygamberimizin tasvirine pek de uymadığı görülmekte. Hz. Muhammed'den açık tenli olarak bahsedilir çoğu kitapta, fakat bu filme seçilen kişiler genelde esmer tenli. Hz Muhammed gibi Hz. Ali'de de aynı hassasiyete önem verilmiş, hatta Hz. Ali'nin mahremiyetine Hz. Muhammed'den daha çok dikkat edilmişe benziyor, zira Hz. Ali gölgeler içerisinde bir karanlık olarak gösterilirken Hz. Muhammedin yüzü dışında her uzvu yakın çekim olarak görülebiliyor. Bunu yönetmenin Şii olmasına bağlıyorum ki filmin en çok eleştirilen yönlerinden biri de Şii'ler tarafından çekilmiş olmasıydı.
Bazı sahneler oldukça profesyonel resmedilmişken, bazı sahneler oldukça amatör. Son 20 dk'da deniz kenarında bir kabilenin denizden yemek elde etmek için kendi putlardan yaptıkları tanrılarına kadın ve çocukları kurban edecekken deniz kenarındaki kadınların dövünmeleri, feryat ve figanları oldukça yapmacıktı, bu kadar büyük bütçeli bir filmde böyle bir amatörlüğü ayıpladım açıkçası.
Filmin en en en bence en güzel kısmı müzikleriydi. Resmen hasta oldum filmde çalan her müziğe. Sadece müzikleri için bile gidilebilir diye düşünüyorum.
Eksiklerine rağmen, Batı'da son yıllarda oluşturulmaya çalışılan İslamofobiye karşı güzel sonuçlar doğuracağına inanıyorum. Ve son olarak Akbatı AVYM Cinemaximum'u değerlendirecek olursam, Taksim Demirören CinemaPink der konuyu kapatırım.
Sevgiyle kalın;)
Sizlere hafta sonu Bahçeşehir-Akbatı AVYM Cinemaximum'da izlediğim bir filmden bahsetmek istiyorum. Filmin fragmanı uzun süredir Tv'lerde dönüyor ve hepimizin filme karşı bir merak içerisinde olduğunun farkındayım. Ben de vizyona girdiği günden beri gitmek için planlar yaptığım bu filmi sonunda görebildim. Film, 28 Ekim 2016 tarihinde vizyona girdi ve İran yapımı. İranlı yönetmen Mecid Mecidi tarafından beyaz perdeye aktarılan film, şu ana kadar İran'ın en yüksek bütçeli filmi olarak gösteriliyor. (623 milyar riyal-yaklaşık 30 milyon $)
Görsel sahneleri etkileyici, özellikle tarihte Fil Vakası olarak bilinen Habeş Hükümdarı Necaşi'nin Yemen'deki valisi Ebrehe ile Mekke halkı arasında geçen ve ebabil kuşlarının ağızlarındaki taşlar ile Ebrehe'nin ordusunun üzerine taş yağdırdığı sahne görmeye değerdi. Filmin son sahnesinde yer alan sözleşmenin karıncalar tarafından yenmesi de yine görsel olarak güzel bir son oldu.
Hz. Muhammed'in 12 yaşına kadarki hayatından kesitler sunan filmde, Ebu Talip'in gözünden olaylar anlatılıyor. Filmin Peygamberimizin hayatının sınırlı bir bölümünü yansıtması, filmin devamı mı olacak sorularını akla getiriyor ki evet film üçleme bir seriden ibaretmiş ve bu serinin ilk filmi. Film yaklaşık 170 dakika sürüyor, öyle ki konu ilgimi çekmesine rağmen çoğu yerde izlemekten sıkıldığımı itiraf etmeliyim. Filme girmeden önce sıkı bir yemek yemenizde fayda var zira filmin sonlarına doğru deli gibi acıktığımı hissettim. Filmde Peygamberimizin hayatıyla ilgili kesitler, özellikle pek bilinmeyen ve duyulmayan ayrıntılara ilişkin seçilmiş.
Peygamberimizi temsil eden kişilerin seslerinin duyulmamasına ve yüzlerinin görülmemesine dikkat edilmiş fakat bazı yakın sahnelerde seçilen kişilerin Peygamberimizin tasvirine pek de uymadığı görülmekte. Hz. Muhammed'den açık tenli olarak bahsedilir çoğu kitapta, fakat bu filme seçilen kişiler genelde esmer tenli. Hz Muhammed gibi Hz. Ali'de de aynı hassasiyete önem verilmiş, hatta Hz. Ali'nin mahremiyetine Hz. Muhammed'den daha çok dikkat edilmişe benziyor, zira Hz. Ali gölgeler içerisinde bir karanlık olarak gösterilirken Hz. Muhammedin yüzü dışında her uzvu yakın çekim olarak görülebiliyor. Bunu yönetmenin Şii olmasına bağlıyorum ki filmin en çok eleştirilen yönlerinden biri de Şii'ler tarafından çekilmiş olmasıydı.
Bazı sahneler oldukça profesyonel resmedilmişken, bazı sahneler oldukça amatör. Son 20 dk'da deniz kenarında bir kabilenin denizden yemek elde etmek için kendi putlardan yaptıkları tanrılarına kadın ve çocukları kurban edecekken deniz kenarındaki kadınların dövünmeleri, feryat ve figanları oldukça yapmacıktı, bu kadar büyük bütçeli bir filmde böyle bir amatörlüğü ayıpladım açıkçası.
Filmin en en en bence en güzel kısmı müzikleriydi. Resmen hasta oldum filmde çalan her müziğe. Sadece müzikleri için bile gidilebilir diye düşünüyorum.
Eksiklerine rağmen, Batı'da son yıllarda oluşturulmaya çalışılan İslamofobiye karşı güzel sonuçlar doğuracağına inanıyorum. Ve son olarak Akbatı AVYM Cinemaximum'u değerlendirecek olursam, Taksim Demirören CinemaPink der konuyu kapatırım.
Sevgiyle kalın;)
Yorumlar
Yorum Gönder