Merhabalar;
Bazen düşünürüm, kozmetik sektörü gelişmeden önce kadınlar güzel ve bakımlı değil miydi? Güzel olmak uğruna cildimize onca kimyasalı her gün düzenli uygulayıp, akşamına yine benzer kimyasallarla cildimizi arındırmaya çalışmak ne derece mantıklı? Her derdin devası madem ki doğada, neden doğal ürünlerle cilt bakımımızı yapmak yerine süslü ambalajlarla gözümüzü boyayan ürünlere bir dolu para ödüyoruz.
Basit bir göz farının içeriğinde minimum 26 adet kimyasalın olduğunu ve bu kimyasalların kısırlıktan, hormonal bozukluğa kadar pek çok hasara sebebiyet verdiğini biliyor muydunuz? Ben durumun ne kadar vahim olduğunu birkaç makale okuduktan sonra daha net anladım.
Hamilelikte kullanımının bebeğe zarar verdiği kanıtlanmış olan ve içeriğinde minimum 30 küsür kimyasal barındıran ojeleri, küçük kız çocuklarına dahi sürdüğümüz gerçeğini hatırlatmak isterim. Rengarenk, parlak ve cezbedici duruşu bir zehiri masum gösterebilir mi? Cevap evet, çünkü maalesef ki devir algı ve görüntü devri. Güzel görünmek uğruna sağlığımızı hiçe sayabiliyoruz. Halbuki aslolan geçici bir güzelliği yakalamaktan ziyade güzelliğin ve sağlığın sürekliliğini sağlamak olmalı.
Konuyu çok dağıtmadan asıl meseleye gelelim. Son yıllarda aloe vera'nın mucizevi etkilerinden heryerde bahsedilmekte. Birden parlatılan materyaller vardır ya, herkes ne kadar faydalı olduğundan bahseder ve ister istemez sizde de bir an önce kullanmak, denemek isteği kabarır, sıkça ve deli gibi kullanırsınız ve bir süre sonra o kadar da faydalı olmadığı bilimsel çevrelerce kanıtlanır. Bu aloe vera meselesi de umarım böyle bir hayal kırıklığı değildir. Son yıllarda diş macunundan, günlük pedlere, her ürünün içerisinde bir aloe vera varlığıdır gidiyor, ne miktarda kullanıldığı şüpheli tabi, adamlar eser miktarda aloe vera kullanıp bu ürün aloe veralıdır diyebiliyorlar, maksat isminden pr yapmak ya neyse.. Ben de düşündüm, abi bu yetişen bir bitki ve saksısı yaklaşık 20 tl gibi komik bir rakam (20 tl komik bir rakam değil, yanlış anlaşılmasın, sadece aloe veralı fahiş fiyatlarla satılan ürünlerin yanında komik bir rakam), o halde neden alıp evimde beslemiyorum ben bu mucizeyi..
Ben bunu düşünürken sağolsun ki bir arkadaşım benden önce davranıp hem kendine hem de bana birer saksı almış.
Familyasından, nasıl beslendiğinden, balkonun neresinde saklanması gerektiğinden ziyade faydaları nelermiş bir bakalım isterseniz.
*cildi yeniliyormuş efendim bu aloe vera, yaranın etrafına sürüldüğünde kan dolaşımı arttırarak daha hızlı iyileşmesini sağlıyormuş
*İltihap sökücü özelliği ile akneleri söndürüyormuş
*saç derisinde kepek oluşumunu önlüyormuş (kepek saçın başka neresinde oluşabilir ki, gereksiz detay bilgi)
*kafa derisine masaj yapıldığında rahatlatıyormuş
*antibakteriyel, antiviral ve antifungalmış..yani bakteri, virüs ve mantar önleyiciymiş.
*İçeriğinde polisakkaritlerin, vitaminlerin, çeşitli enzimlerin, aminoasitlerin ve minerallerin de yer aldığı 200'ün üzerinde bileşene sahipmiş.
*Mısırlılar kendisi için ölümsüzlüğün bitkisi diyorlarmış.
Bitkiyi düzenli olmasa da bazı geceler cildimi temizledikten sonra içindeki jelimsi sıvıyı sıkarak masajla cildime yediriyorum. Henüz gözle görülür bir faydasını görmedim fakat eminim ki uzun vadede etkisini gösterecektir.
Deneyip görecegiz, sonuçta doğa insana zarar vermez öyle değil mi?
Sevgiyle ve sağlıkla kalın;)
Bazen düşünürüm, kozmetik sektörü gelişmeden önce kadınlar güzel ve bakımlı değil miydi? Güzel olmak uğruna cildimize onca kimyasalı her gün düzenli uygulayıp, akşamına yine benzer kimyasallarla cildimizi arındırmaya çalışmak ne derece mantıklı? Her derdin devası madem ki doğada, neden doğal ürünlerle cilt bakımımızı yapmak yerine süslü ambalajlarla gözümüzü boyayan ürünlere bir dolu para ödüyoruz.
Basit bir göz farının içeriğinde minimum 26 adet kimyasalın olduğunu ve bu kimyasalların kısırlıktan, hormonal bozukluğa kadar pek çok hasara sebebiyet verdiğini biliyor muydunuz? Ben durumun ne kadar vahim olduğunu birkaç makale okuduktan sonra daha net anladım.
Hamilelikte kullanımının bebeğe zarar verdiği kanıtlanmış olan ve içeriğinde minimum 30 küsür kimyasal barındıran ojeleri, küçük kız çocuklarına dahi sürdüğümüz gerçeğini hatırlatmak isterim. Rengarenk, parlak ve cezbedici duruşu bir zehiri masum gösterebilir mi? Cevap evet, çünkü maalesef ki devir algı ve görüntü devri. Güzel görünmek uğruna sağlığımızı hiçe sayabiliyoruz. Halbuki aslolan geçici bir güzelliği yakalamaktan ziyade güzelliğin ve sağlığın sürekliliğini sağlamak olmalı.
Konuyu çok dağıtmadan asıl meseleye gelelim. Son yıllarda aloe vera'nın mucizevi etkilerinden heryerde bahsedilmekte. Birden parlatılan materyaller vardır ya, herkes ne kadar faydalı olduğundan bahseder ve ister istemez sizde de bir an önce kullanmak, denemek isteği kabarır, sıkça ve deli gibi kullanırsınız ve bir süre sonra o kadar da faydalı olmadığı bilimsel çevrelerce kanıtlanır. Bu aloe vera meselesi de umarım böyle bir hayal kırıklığı değildir. Son yıllarda diş macunundan, günlük pedlere, her ürünün içerisinde bir aloe vera varlığıdır gidiyor, ne miktarda kullanıldığı şüpheli tabi, adamlar eser miktarda aloe vera kullanıp bu ürün aloe veralıdır diyebiliyorlar, maksat isminden pr yapmak ya neyse.. Ben de düşündüm, abi bu yetişen bir bitki ve saksısı yaklaşık 20 tl gibi komik bir rakam (20 tl komik bir rakam değil, yanlış anlaşılmasın, sadece aloe veralı fahiş fiyatlarla satılan ürünlerin yanında komik bir rakam), o halde neden alıp evimde beslemiyorum ben bu mucizeyi..
Ben bunu düşünürken sağolsun ki bir arkadaşım benden önce davranıp hem kendine hem de bana birer saksı almış.
Familyasından, nasıl beslendiğinden, balkonun neresinde saklanması gerektiğinden ziyade faydaları nelermiş bir bakalım isterseniz.
*cildi yeniliyormuş efendim bu aloe vera, yaranın etrafına sürüldüğünde kan dolaşımı arttırarak daha hızlı iyileşmesini sağlıyormuş
*İltihap sökücü özelliği ile akneleri söndürüyormuş
*saç derisinde kepek oluşumunu önlüyormuş (kepek saçın başka neresinde oluşabilir ki, gereksiz detay bilgi)
*kafa derisine masaj yapıldığında rahatlatıyormuş
*antibakteriyel, antiviral ve antifungalmış..yani bakteri, virüs ve mantar önleyiciymiş.
*İçeriğinde polisakkaritlerin, vitaminlerin, çeşitli enzimlerin, aminoasitlerin ve minerallerin de yer aldığı 200'ün üzerinde bileşene sahipmiş.
*Mısırlılar kendisi için ölümsüzlüğün bitkisi diyorlarmış.
Bitkiyi düzenli olmasa da bazı geceler cildimi temizledikten sonra içindeki jelimsi sıvıyı sıkarak masajla cildime yediriyorum. Henüz gözle görülür bir faydasını görmedim fakat eminim ki uzun vadede etkisini gösterecektir.
Deneyip görecegiz, sonuçta doğa insana zarar vermez öyle değil mi?
Sevgiyle ve sağlıkla kalın;)
Yorumlar
Yorum Gönder